31 Aralık 2010 Cuma

Ben Bir Kozmik Sıçıcıyım!

Evimde oturmuş göbeğimi kaşıyarak televizyon izliyorum. Ayaklarımı uzatmışım kanepeme, bir elim göbeğimde, diğeriyle sigaramı tüttürüyorum. Ekranda Derya Baykal Show! Derya Baykal saçma sapan malzemelerle ürettiği bilekleri, broşları  takmış her bir yerine. Cemil İpekçi programa davetli olarak katılmış. 1.5 TL'ye Eminönü'nden pazen kumaş almış, onunla bluz dikiyor. Bir yandanda muhabbet gırla devam ediyor. Aklıma Cemil İpekçi'nin bir ropörtajında söylediği söz geliyor:
"Kadın dediğin öyle akıllı olacak, erkeğini sahiplenecek gerekirse ayaklarını bile yıkayacak!"
Öyle tatlı tatlı anlatıyor ki "Hiç üzülmeyin bayanlar, evde bluzum yok gece çıkınca ne yapacağım diye, bakın 1.5 TL'ye de şık olunabilir!".  Bıyıklarını sevesim geliyor bir an, uzun süredir kimsenin bıyığını sevesim gelmemişken bir anda duygusallaşıyorum. Sanırım ben bu adamı seviyorum. Taytlarıyla, takılarıyla, aşklarıyla her şeyiyle muhteşem bir tip. Özgürce yaşıyor, utanmadan, çekinmeden söylüyor hissettiklerini. Yine de sevgime inat, pazen kumaşı Eminönü'nden aldığından şüpheliyim. Bana Fransız Sokağındaki bir kafeden  çalınmış bir masa örtüsü gibi geliyor. Görürsem soracağım bir ara!
Duygusallaşınca  abudik gubidik hatıralar beliriyor zihnimde. Annemin "güya kızsın, erkek çocuğu gibi televizyon izlerken göbeğini kaşıma ayıp!" lafı geliyor aklıma. Kendimi bir an kozmik ortamda gereksiz bir detay olarak hissediyorum. Annemi de özledim galiba! Ama lafına da gıcık olmadım değil hani. Niye sadece erkekler mi iğrenç olur? Kadınlar da 20 dk.yı aşan tuvalet seansı yapamaz mı, bir tek ağda salonları mı kafa dinlediğimiz yerler, biz de belki kıraathane de keyif çatmak istiyoruz. Hem göbek kaşımak, geğirmek sadece erkeklere has bir durum mu! Heyy şişt siber ekran arkasına gizlenen erkek kardeşlerim, ağabeylerim, eski aşklarım, daha keşfedilmemiş körpe delikanlılar dinleyin  bazı kızlar var ki futbol izlerken ana avrat küfredip, ağızndan köpükler püskürterek hakem için çok fena planlar yapıyor! Yanınızda herkes ne kadar prenses edasında, ak pak görünse de  tek başına kalınca evrim teorisi gereğince özüne dönüyor.  Yani kadınların da var öyle sizden gizledikleri özellikler...

Kozmik Sıçıcıların Eline Düşen Erkekler
Bir anda telefonum çalıyor. Arayan Bayan Gotik. 
-Bebeğimmm!
Telefonu açar açmaz kulağımda çınlıyor. İçimden "sana gönlümü verdim, bebeyimmm..." diyesim geliyor vazgeçiyorum.  Kafa sanırım güzel Bayan Gotik'te.
-Kızım düşündük taşındık hayatımızı değerlendirdik. Ulan bu erkeklerin soyunu sopunu kurutacağım da eksik organlara sahibim. Neysemmm kızım biz düşündük şu sonuca vardık: hepimiz kozmik sıçıcıyız, sen bunu biliyor muydun?
Hayır bilmiyordum.  Bazen özellikle uzun yola çıktıysam, yanlış yerlerde tuvaletimin geldiği oluyor ama yanlış bir yere hiç.. Neyse kozmik ortamda ben gereksiz bir detayım diye düşünürken, Allah'ım Bayan Gotik'in nereden geldi aklına da " Sen kozmik sıçıcısın!" diyor.
-Kızım kafan mı iyi senin! Biz ülkenin her yerine gittik, tuvalet dışında bir yere pislemedik hatırla diyorum.
Gülerken yanındakilere "Puahhh pıyyy cik cik kikikik" tadında gülerek garip sesler çıkartıp şöyle diyor.
- Bu deli başka bir boyut kazandırdı olaya ya neyse! Bak dinle şimdi ben sana bazı sorular soracağım, yorum yapmadan cevapla tamam mı?
Tamam derken başımı sallıyorum sanki görecek. Ayy bu duygusal anımda bir de test ediliyorum.
-Sana düzgün davranan ama birşeyler eksik dediğin  (mesela yatak performansı, ezik ruh hali, iyi aile çocuğu olması, on görüşmenin onunda da tüm oyunları kuralına göre oynaması gibi ) erkekleri naparsın?
- Bir süre takılır, sen çok iyisin ama beni hak etmiyorsun doğru bir zaman değil ama arkadaş olabiliriz der gaymiş gibi davranırım.
- Süper. Soru iki! Sen barda taş gibi bir adam gördün. Bir ortam yarattın tanıştın. Adam önce süper duruyordu ama konuştukça bozuldu. Ee artık geri dönülemez bir noktadasın ve senden cep telefonunu istiyor, naparsın?
- Cevap veriyorum. Gecemi onunla eğlerim ama o kadar looser'sa barda onu bırakmadan önce eve gitmeliyim der telefon numaramı yanlış veririm.
-Süper. Manyak gibi aşıksın. Ölüyorsun tıpkı geçmişte Balık'a olduğun gibi ( bu Balık'ı bir ara anlatcam) adam senin aşkından bir korkuyor iki yavşıyor.  Neyse uzun uğraşlar sonucu kalktınız bir akşam dışarı çıktınız. Yemek yediniz. Sonra bara gittiniz. Bütün gece durumunuz hakkında tek laf etmedin. Öylece suskunluğunu korur musun yoksa bir boş anını yakalayıp adamı paralar mısın?
- Bu soru ağır oldu ama alkol limitini aştıkça paralarım adamı. Sanırım gecenini tadını bozarım. Zaten Balık'la bir kavga edip barışırdık. Sorudaki adam profili delirtici olduğundan cevap pek olumlu olmadı yaw!
- Eee güzel o zaman bu kadar soru yeter. Kızım sende  bir kozmik sıçıcısın. Yani öyle ortalama bir tipi hayatına alamazsın. Nerede bir karmaşa kendini onun içine atarsın, nerede arıza bir tip mıknatıs gibi çekersin üstüne de kozmik ortama bir sürü salınım yapma durumun var ki...
- Hımmm KOZMİK SIÇICI! Haklısınız, ne kadar alkol aldınız?
- Viskiyle başladım kadehleri saymıyorum. Neyse hadi kapadım bunu bir araya gelince konuşuruz zaten...
Kozmik... Ben ve kozmik dünya..Üstüne bir de ben... ne yapıyorum... vay be kozmik ortamın bende yarattığı etkiye verdiğim tepkiye bak. Evet ben bir kozmik sıçıcıyım. Ortalama erkekleri sevmiyorum. Şöyle iyi giyimli, hanım evladı, sadık, gözü dışarıda olmayan, hafif ezik, ben ne istersem yapan, dudağımdan dökülecek lafı bekleyen, kul köle... Ben üstüne bir de herşey rayında işleri de sevmiyorum. Herşey iyiyse, mükemmelse hemen "Yamuk Varrrr!" diye bağırasım geliyor. Ya iki tarafta birbirini s.klemediğinden hiçbir detaya takılmıyor, ya da dürüst davranmadan içine içine konuşuyor seslendirmiyor.
Şöyle hafif serseri, dünyanın yaradılış anında uzun bir boşlukta tasarlanmış, kendine özgü tarzı-hayat duruşu olan, womenizer ( womenizer: kadınlarla flört etmeyi seven), espritüel ve hafif arıza tipleri seviyorum. Ben normal miyim ki normali beni bulsun.Ya da bir hatadır yaptı  beni buldu diyelim, kırmadan bu hatayı düzeltmek benim boynumun borcu olmasın mı?
Üstüne sürekli kaniş köpekleri gibi sevimli gezen çiftleri ele alalım. Yaw bu kadar herşeyin mükemmel olmadığını adımız kadar iyi bilirken ( ee yatakta performansı kötü ama yakışıklı, ee kariyeri var ama biraz eblek, ee biraz haklısın görmemiş ve çok konuşuyor ama bana karşı çok iyi ) bırakın kızım sinek vızıltısı açıklamaları! Bayanlar kendinizi kandırmayın. Bir kozmik sıçıcı olmak, bir sinek olmaktan ve Ünzile gibi önüne çıkan ilk adama boyun eğmekten daha iyidir.

Yaşasın Kozmik Sıçıcılar! Yaşasın gerçek olanı, sahteye satmayıp sürekli yorulmadan deneyen ama yine de vazgeçmeyenler!  Açılın gün Kozmik Sıçıcıların Günüdür!  Ayrıca Kozmik Sıçıcı olmayan da bizden değildir...

30 Aralık 2010 Perşembe

Bay Tel Kafa için 2011 Dileğim...


Küçükken annem ne zaman yeni yıl gelse bütün kardeşlerimi ve beni yamacına toplar yeni yılda bizi nasıl bir yıl beklediğine dair güzel bir hikaye anlatırdı. Her yıl birbirinden farklı her birimiz için güzel dilekleri de içine serpiştirerek, olsun olmasın bizi mutlu ederdi.  Dilekler hem niçin var ki! Olur ya da olmaz umurumuzda olmadan ne istersek cümle halinde kendimize tekrarlamak…  Hayatımızda kendimizi özgür  ve sınırsız hissettiğimiz anların başında bence dilek dilediğim anlar geliyor. Ben de işte 2011 yılında biri için öyle bir dilek diledim ki anlatamam.  Evrene saldığım dileğimi bir mesajla (olur ya evren adres şaşırırsa diye) ilgili kişi Bay Tel Kafaya attım.
”Umarım 2011 yılında ne sen benim hayatımda ne de ben senin hayatında olurum!”
Ohh be içim bir rahatladı anlatamam. Yeter artık bıktım kendisinden. Sürekli bir ebe sobe oyunu oynuyoruz. Sürekli bulmaca çözer gibi adamla her diyalogumuz. 2010 yılıma damgasını resmen vurdu.  Mübarek salsa yapıyoruz adamla. Bir ileri iki geri… Bay Tel kafa hepinizin sağında solunda göreceğiniz tipten biri aslında. Kendince zeki ( bütün taktiklerini canım istediğinde yutar gibi yapsam da) çalışkan ( öyle ki cumartesileri bile beyefendi tel takıyor ! Yedim bende!) kibar, düzgün yüzüne bakınca fırlamanın teki ama iyi adam, yamuk yapmaz ailenizin diyeceğiniz cinsten. Bay Tel Kafa ile düzenli ilişki, açık ilişki,  arkadaşlık, arada takılma her türlü ilişki türünü denedikten sonra artık aramızdaki diyaloga bir ad takamaz olduk bıraktık. En son Amerika’ya gideceğim diye Hıdrellez günü ( herkes baharın gelişini kutlarken ben zır zır zırlayarak kanapede uyuya kaldığım o hain akşamda) beni terk edince eteklerime onca yıl sakladığım bir düzine bedduayı ona adayıp saldım valla Hıdrellez niyetine. Hatta öyle ki millet dileklerin denize atarken,  ben bir kağıda yazıp klozete attım sifonu da üstüne çektim. İşe yaradı mı peki bayanlar baylar. İşte açıklıyorum! Dam dadammm evet aylardan Aralık, adam hala gidemedi. En son görüşmemizde “Benim beddualarımdan gidemiyorsun, dua et ölmeni dilemedim!” deyince gözleri fal taşı gibi açıldı.
"Bende böyle kürkçü dükkanına geri dönsem ne yaparsın?” diye sormaz mı? Bende bitik bir hal, kafam güzel , kontrolü elden bırakmadan:
- Ben hayvan hakları savunucusuyum asla öyle bir dükkanda olmayacağım için yine yanlış adreslerde beni ararsın. Ama beni bulursan da çok geç olur! Yüzüne tükürür yine arkandan terlik, ayakkabı ne bulursam atarım dedim.
Adamın romantizmini anlayın diye söylüyorum hayatında duyduğu en romantik cümleymiş. Neden çünkü bütün erkeklerin anlaşılmaz yanı bizi de karmaşık yaratıklar yapıyor. Cümleler ne kadar absürd olursa, erkeklerin de aklı o kadar karışıyor, hele bir de acıların kadını bergen misali değil de Simpsons repliklerine benzer olursa cümleleriniz...Anlamış gibi yapıp size sarılıp bir ağlamadıkları kalıyor.  Romatizm vs. derken bana sarılınca, ben de pamuk şekerine döndüm. Sinirimi erteledim gerisini hayal gücünüze bırakıyorum.
Sonuç olarak bu hastalıklı yaratığı 2011 de ne yapayım. Bedduamı geri çekeceğim onu başka bir kıtaya salacağım. Hayatıma üretim hatası  düzgün bir adam  bulup sokacağım. Düzgün adamlar ancak üretim hatası bu dönemde, o zaman hep bereber outlet center'lara koşalım…

P.S. Mesajın cevabını bekliyorsunuz değil mi? Söylüyorum. Hayatında hiç olumsuz bir cümleye sahip dilek duymamış. Bu ilkmiş. Bozuldu kaldı eski bir radyo gibi. Bende dileğimi değiştirdim şöyle dedim:
“2011 senin yılın olsun. Libidon sıfıra insin. Çirkin Betty’ye benzer bir sevgilin olsun. Barda kız tavlama becerin zayıflasın, çakma romantik ayakların kesilsin. Kaçak oynama becerin sekteye uğrasın."

29 Aralık 2010 Çarşamba

Maydanoz Blog Dünyasına Hoşgeldiniz!

Ofiste yıl sonu süpürge operasyonu kapsamında bir koşturmaca içerisinde  yaptığım her bir işi kendi içimde sınıflandırırken ( evet bu işi ilkokulda öğrendiğim çarpma bölme işlemleri sayesinde yapıyorum, bu iş kaçtığım üniversite derslerinden birinde anlatılmıştır tühh keşke kaçmasaydım o kadar şeklinde...) bir anda Bayan Öteki konuşuverdi.
-Şışştt sen, zavallı toplum çalışanı!
-Hıı ne var? İşim var öküz müsün, sazan mısın. Görmüyor musun ortalığı süpürüyorum.
- Sazan öküzden daha iyidir, ne de olsa biri sazan diğeri öküz. Hem konuyu dağıtma! Yıl bitti, sen hala otur kazığın üstünde öylece, millet 2011 dileklerini sıraladı bile sen hala tembellik et şapşal. Söylemedi deme mahallenin bakkalında yeni yıl dileği bitti diyorlar.
-İyi ben de çakma yeni yıl dileği üretirim, derdin bu olsun güzelim.
Dedim ve o an evrenin enerjisi ( bir de böyle bir muhabbet var değil mi bir ara gireriz bu konuya derinlemesine) beni açık ofis kadınlar hamamımdan aldı götürdü başka diyarlara. Başka diyarlar derken bir sigara içeyim diyerek çıktım bahçeye. Hava soğuk ve yağmurlu, üstüne  Badem'in çiş kokusu bir de kendi kakasını kokluyor. Ortam yaratıcılığa çok uygun anlayacağınız. Kim demiş aklımızın bir tek tuvalette çalıştığını,Badem sayesinde Eminönünde satılan çakma Nike spor ayakkabıları gibi yapmacıktan açık hava tuvalete  sahip olan ben sayesinde çakma yeni yıl hediyemi belirledim. Hayatım Fransız filmleri kadar ağır ve donuk, Romantik komedilerden daha karmaşık ilerlerken  ben niye yazmıyorum dedim. Manyak gibi işim var, üstüne iki arada bir derede seminer vereceğim, son havadis toplama telefon görüşmelerimi atlamışım, dün Manukyan aramış " şu benim kuzene biri asılıyormuş, sen bir araştır, kimdir konuşmaz şimdi o uyuz" deyivermiş, olaylar dibimde dönerken ben bir dünyayım, olayı hala ele alamımışım. Herşeyi kenara ittim  elimin tersiyle. Hogatha'nın çığlına inat süpürgeyi kafasına kaktım.  Bizim kızlar kulübüne ( Bu kulüpten çok bahsedeceğim, beyninizin bir köşesine kazıyın zırt pırt hatırlatmayayım sonra) bir mail yazarak blog açma isteğimi ve blog ismini oylamaya sundum. Gün bitmek üzereyken attığım maile  Ebidubu dışında kimse yanıt vermedi. Seçimime katılan ve oyunu kullanan Ebidubu  sıraladığım onca ismin içinde aranızda zeki olanların da anlayacağı gibi "Maydanoz :)" deyince eee tamamdır oylamanında bir süresi vardır deyip koyuldum işe...
Amacım kadın dünyasının acınaklı sırlarını paylaşıp erkeklerin işini kolaylaştırmak değil, ama var bir sorun yoksa ortada bu kadar kozmik sıçıcı olmazdı. Eee son seferlerde kimi dinlesem, ne yaşasam bakıyorum da erkeklerin hepsi iyi aile çocuğu modunda "işine gelince yavşa, yoksa geri adım kaç" ilkesi ile bir ileri iki geri...
Erkeklere bakıyorum da komşunun oğlu bile almış eline sazı öttürüyor valla. Bizim kapıcının oğlundan da şüphelenmiyor değilim hani.  Issız adam çakması tipleri mi söyleyeyim, kaşar maymunlar yüzünden biseksüellikte ( ee artık hangisinde tutturursam) karar kılanları, umutsuz kadınları, fahişe ruhlarla sarılı tüm cinsleri...
Var bir sorun ee ben de her işe maydanoz olunca...  Dökeyim kimin eteğinde ne inci varsa şöyle ortaya dedim.  Haa bu arada Bayan Ötekiyi Badem'in kakasıyla boğarak öldürdüm. Artık ona ihtiyacım yok şeyy ne de olsa yeni yetme Maydanoz Blog yazarı oldum. İçime içime konuşan deli saçması bir karı yerine blog yazarı olmak! Bundan iyi 2011 çakma yeni yıl dileği olur mu!