28 Temmuz 2012 Cumartesi

Clark Kent Olmak!


Pat diye dilinden başka bir şeyini bilmediğim bir kentte karşıma çıktın. Klasik aşk hikayelerin de yer alan romantik karşılaşmalardan değildi. Benim için beklenmedik, senin için matematiksel açıdan uygun bir zamanlamaydı.  Aradaki tüm süreçleri bir kenara bırakalım,  iyi ki karşılaşmışız.

Uzun zamandır kendisini bir fanusa koyup saklayan, hayatla boğuşan biri olarak hala alışma dönemindeyim. Sana karşı ne kadar net olursam o kadar huzur verirsin gibi geliyor. Ya da huzur vermeni yürekten diliyorum. Hayatım öyle inişli çıkışlı ki... Belki de bu yüzden akışa bırakırken bile kendimi; sürekli elim viteste, kontrollü! Kalkanlarım elimde... Güvenmek isteyip güvenemeyen benim en büyük korkum; sıkıca sarıldığım her şeyin elimden kayıp gitmesi. Kayıp giden onca şeyden sonra korkusuzca bağlanma becerimi kaybettim sanırsam.  

Bir kenti anlamaya benziyor bir insanı tanımak da! 
Ben bir kent olsam inan bana İstanbul gibi olurdum. Kocaman, gezdikçe daha da büyüyen her köşesinde farklı bir duygu yaşadığın… Kimi zaman nefret edeceğin cinsten, kimi zaman yorucu, kimi zaman eğlenceli ya da huzurlu! Sen bir kent olsan ne olurdun bilemiyorum hala...

Bugüne kadar gezdiğim onlarca kentten tek hatırladığım huzur bulduğum, eğlenceli anlar oldu. Seninle de öyle olsun. Sıkılmadan, kaybolmadan, korkmadan eğlenelim. Hep keyifle keşifler yapalım.
Sana Clark Kent  diyorum. Clark Kent gibi gündüzleri işinin başında olup, boş vakitlerinde bu deli kadının Super Man'i ol diye! Clark Kentin bir kılavuzu yoktu. Ama ben senin için bir hazırladım.  

- Sen benim sorularımı, sorgulama değil daha çok keşif olarak algıla! Sakın kendini karakola çekilmiş bir zanlı gibi hissetme yeter!

-Sana her gün bıkmadan sorduğum " Beni özledin mi?" sorusundan sıkılma sakın. Bazen hissettiğimden emin olmak istediğimden soruyorum bunu bil yeter!

-Süper kahramanlar ne istediğini bilir, kelimelerden kaçınmaz. Bunu bil yeter!

- Duygu hissettir yeter!

-Sen benim kendi içime kapanışlarıma aldırış etme sakın. Eğer olursa bil ki korkularımdan bunu bil yeter!


Sen benim Clark Kentim ol, ben senin kent rehberin…




24 Temmuz 2012 Salı

KÜL-KEDİSİYİM DEDİM KUL-KEDİSİ DEĞİL!

Yaz günü iyice tembelleşen şişman ruhum miskin kediler gibi... Ruhum biraz komatik, trajik biraz da eksantrik dolanırken alemler ortasında gittikçe sevişgen hale gelen diğer ruhları gözlemliyorum. Herkes kıymalı spagetti tadında yaz geldi aşık olayım derdinde! Ben bir makarna olsam bu vucütla spagetti değil olsam olsam penne olurum, kısa ve bodur... Her bedenin bir alıcısı elbet bulunur  bu zamanda, hele de haz peşinde bu kadar budala varken ! Ama bir ruha sahip olmak; öyle makarna pişirmeye de, karpuz seçmeye de benzemiyor.

Bütün aşk hikayelerinde hep aynı ortak nokta var. İlk etapta amaç ne olursa olsun dönüştüğümüz nokta hep aynı! Hem birisine bağlı hissetmek, hem de  özgür bir ruhla dolanıp sınırlarımız aşılmasın istiyoruz.

 Eski romantik aşklar  artık mazide kaldı. Fen bilgisi derslerinde defterin kenarlarına çizdiğimiz kalpler, oklar çoktan silindi. Siyah beyaz fotoğraflar eskidi, albümler açılmamak üzere çekmecelerde gizli! Bu yüzden KUL_kedisi değil, KÜL-lerinden doğan bir KÜL-Kedisi kadın yarattım ben de tıpkı hepinizin yaptığı gibi... Yeniye kendini açarken, geçmiş ile gelecek arasında şimdiki zamanın dışında garip bir zaman diliminde de yaşamayı her daim göze alacak kadar korkusuz olma halidir Kül-Kedisi kadın olmak! Hiçbir duyguya kul köle olmayacak, geçmişte yakıp küllere dönüşen anılarının ağırlığı altında da ezilmeyecek. İnsan ne geçmişe takılacak kadar ahmak, ne de gelecekte bir gün gelecek umuduna odaklanacak kadar şapşal olmayacak.

Bu zamanda Kül-Kedisi kadın olmak zor! Hele de ortalık bu kadar bedensel haz peşinde koşan adam varken... Romantik komedi filmlerinin gişe hasılatları belki de bu yüzden her geçen gün azalıyor. Öyle yada böyle işin ilginç yani herkes aşık olmak istiyor. Ama herkesin aşktan anladığı farklı!  Kul  değil Kül-Kedisi olarak aşk ve aşık olma hali üzerine ben de maydonozluk yapıp düşünmeye başladım. Aşık olma halini benzettiklerim neler mi?

1. Pes etmeyeceğim, korkmayacağım ben bu koşuda birinci olacağım diyen bir atletin motivasyonuna...
2. Üşütüceğini bile bile çıplak ayakla yere basmaya...
3. Bungee-jumping yapar gibi yüksek bir yerden atlamaya...
4. Sarhoşken kaslarımız ne kadar gevşek, suratta ne kadar yayvan bir gülümseme hali varsa işte o hale...
5. Küçük bir çocukken sokağa çıktığında annenin elini sıkıca tutmaya...
6. Karanlıktan korkan için elektrikler kesildiğinde dört elle sarıldığın muma...
7. Denize girip yüzüstü uzanıp, gözleri kapatınca duyulan o huzura...

8. Çok sevdiğin bir şarkıyı söylerken duyduğun hazza...
9. Hızlı hızlı koştuğunda kalbinin çarpıp, nefesinin kesildiği ana...
10. Bilmediğin bir şehirde kaybolduğun anda hisettiğin o his ne ise ona benziyor.

Ne olursa olsun yaz günü aşık olmak güzel! En güzel aşık olma hali ise 5. madde de söylediğim gibi...Birinin elini sıkıca tutalım ama kölesi olmayalım.

Hadi kul olmayalım ama küllerimizden yeniden doğalım.