Yıllar önceydi. Saçma bir barda seninle karşılaşmamız! Ya da önceden tanıyorduk birbirimizi ama seni ilk defa fark etmem... Her neyse! Çok uzun zaman önceydi. Yıllar geçti. Önümüze çok uzun geçilmesi zor çitler dizdi. Atladık, kimi zaman düştük. Kimi zaman ağladık, kimi zaman güldük.
Seni tanımadan önce ve sonra diye ikiye ayrıldı hayatım. Bir an; insanın hayatının kırılma noktası olabilir miydi evet olmuştu! Her daim öyle değişmek için sebep bulamazdı insan. Benim nedenim herkesten güzeldi bir tek bunu bildim, buna inandım. Seninle, sensiz, senin yanında, senin yanında ama sensiz her durumu denemiştik. Yorgun savaşçılar gibi savaşmış, huzuru yakalamak isteyen iki basit kul gibi medet ummuştuk. Aşkta huzur olursa ne biçare bir yalnızlık, ne sahte bir duyguya dönüşürdü biz daha o zamanlar küçüktük bilmiyorduk.Zamanın durma yeteneği olduğunu, bu dünyada en çok can yakanın yine en çok sevdiğimiz olabileceğini, sahte maskelerle mutlu gibi-ymiş gibi davranabilme sanatını sayende öğrenmiştim. Dedim ya ben senden sonra bambaşka bir kadına hatta bazen sevmediğim bir mahlukata dönüşmüştüm. İnsana asla'yı yaptıran yegane nedenin midedeki kelebek hissi olduğu inancına kendimi kaptırıp koyvermiştim.
Yıllar önceki karşılaşmanın üzerine yine yıllar geçince zaman bize adil davranmamıştı. Ve biz en sonunda biz olamama durumunu kabul etmiştik. Etmek için ne de çok birbirimizi kırmıştık...Öyle ki onca zamana rağmen hala enkaz izlerim ruhumda duruyor. İşin en garip yanı ne biliyor musun? Senin ve benim yani biz olamamanın yani bir nedenin de sen olduğu önca enkazı sen bile istesen artık kaldıramazsın. Sanki ruhuma yapışmış benden bir parça olmuş gibiler...
Senden vazgeçtikten sonrasında ben ne hale geldim. Suküt-u hayal! Unutmak istediğim zamanlar, flu anılar... Seni çok andım ama andığım an unutmayı becerdim. İnsan asla dediği şeyleri yapabiliyorsa bunu da yapabilir dedim kendi kendime. İki insanın birbirini sonsuz bir sevgi ile sevme durumu bile bir arada olması için yeterli olmayabilirdi. Kimileri kader'cilik oyunu ile teselli buluyordu. Ben hiç kendimi kaderime teslim etmedim. Hiç kabul de etmedim. Sadece düşünmeyi es geçtim.
Bir gün yıllar sonra yalan döngü yaşantıma kendimi kaptırdığım bir anda, bir zamanlar delicesine dua ettiğim şeyin gerçekleştiğini duymak... Evet kaderci olmamanın bir ödülü gibiydi sanki! Sen de artık yalnız bir kuldun bu dünyada. Prangaların yoktu, seni boğan yıkan karabasanlar, dört duvarlar olmayacaktı.
Ben sana dair iki AN'a sahiptim hayatımda. Biri seni gördüğüm yeşil gömlekli hafif sarhoş bardaki halin, bir de seni unutmaya yemin ettiğim an. Ama işte hayat oyun alanı ve bazen yaşanılası hale de gelebiliyordu. Bir an daha kaydettim bu hikayeye... O da senin çoklu şahıs ekinden tekli şahıs ekine dönmeye karar verdiğini duyduğum an! Mutluluk bazen binlerce kelimeyle anlatılamaz, bazı hikayeleri anlatmak için romanlara gerek olmaz...
Evet ben seninle mutsuz biten ve bittiğine inandığım ve ufacık bir umudu artık içinde barındırmayan ben, o anı tek bir cümleyle anlatabildim.
Ben O'nu Çok Sevdim!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder