6 Haziran 2011 Pazartesi

FESTİVAL GİBİYİM!

Boğazın kıyısında kurulu festival alanında eteklerim uçuşuyor ! İçim öyle çoşkulu ki sahneye atlayasım geliyor. Elimdeki mojito dolu bardağa bakıyorum. Nanelerin tazecik kokusu içimi ferahlatıyor. Hiç bu kadar iyi hissetmemiştim kendimi uzun süredir! En son kendimi çok iyi hissettiğim gün, sen Ada'lı aşkım, seninle denize nazır evinin verandasında kaç martı geçeceğini saymak için oturduğumuzu hatırladım.  Geçen yazın ilk günleriydi tıpkı bugün gibi! Ben yine bir kadehle deniz kokusu, mavi ve yeşille sarmalanmış kafayı bulmuştum.

Avare avare festival alanında gezerken içimdeki rengarenk kadınlardan oluşan kendi moziğimi düşünüyorum. Sonra çevremdeki bu yılın çok moda kırmızı çerçeveli Rayban gözlüklü retro aşığı  tiplere, nar çiçeği ojeli kadınlara, moda dergisinden fırlamışlara, solaryum mu yoksa tekne de güneşlenirken mi yandığını tam olarak ayıramadığım yanık tenlilere dikkatle bakıyorum. Baktıkça renklenip, renklendikçe keyifleniyorum...

Havasını atmaya, havasını bulmaya gelenler... Yolunu kaybedipte uğrayanlar, yolunu kaybetmek için yada yolundan şaşmak için bulunanlar... Bütün bu rengarenk çümbüş içerisinde çoştukça çoşuyorum. Sonra aniden öyle birbirine sarmaş dolaş sarılmış bir çifti görünce aklıma sen  geliyorsun. Seninle ada festivalindeki  halimiz geliyor. Daha yeni ünlenmiş şarkının sözlerini bana söylerken gözlerimi kamaştırıyorsun.
-Biliyor musun şarkıdaki festival gibisin sözü tam sana göre! diyorsun.
Cıvık cıvık bana iltifat etmeye çalıştığını düşünürken, arkada çalan şarkının sözlerini kesip diline yapıştıran bir aşık istemediğimi fark ediyorum.
- Çok kolay bir cümle oldu diyorum.
Bozuk çalan bir plağa dönüşüyor suratın. Bozuk plakları sevmiyorum. Sen de sevmezsin biliyorum. Sıkıca kolumdan tutuyorsun.
- Bir an sakin, bir an çılgın sürekli acaba şimdi ne yapacak, ne diyecek dediğim bir kişinin şu içinde bulunduğumuz festival alanından nasıl bir  farkı olabilir. Bir sürü renk var içinde ve sen bunların hiç farkında değilsin...

Her insanın kendini fark ettiği güzel cümleli anları vardır. Sen de öyle bir anımın baş mimarıydın. Başımı döndüren bir sürü güzel insanın, harika müziğin çaldığı bu festival alanında geçmişi anarak bile daha da güzelleştiğimi fark ediyorum. Hiç çalmasa da o şarkı bir daha, seninle martıları sayamasam da, aşkımıza ait anlar hiç'likten yoksun oluyorlar. Bak sen ve suretini rafa kaldırdım ama sözlerin hala dolaşıyor beynimde!


Senden sonra festival gezme adeti edindim. Seni belki ölesiye sevmedim yaz aşkım ama yazları düzenlenen festivallerin hepsine aşık oldum senden sonra! Romantizmin doruklarında festival benzetmeni unutmak salaklık olurdu bu nedenle ben de senin dediklerini tüm sevdiklerime söyleyerek daha çok seven yarattım çevremde... Ben seninle en çok festival gibi olmayı, denize karşı oturmayı ve martıları saymaya çalışırken martılarla resmen ahbaplık kurmayı sevdim....

Festival gibiydim ama sen bana ayak uyduramadın... Festival gibi olduğumu sen fark ettirdin. Farkındalığı yaratan sendin, geçmişte kalmaya da sen mahkum oldun...

Hiç yorum yok: