27 Aralık 2011 Salı

Mesaj Kutumu Dolduranlar...

İçimde feci şekilde Amy rüzgarı dalgalanıyor. Nasılmış Maydanoz Kız diye sormayın çok fenayım. Sabah uyanırken sevgili kediciğim Pipi'nin evde olduğunu uyku haliyle unutup aniden yataktan fırladım. Rüyamda beni kovalayan gansterler mutfağı bastı zannettim. Gerçekle rüyalarım, hayaller ile aslolanlarım feci şekilde birbirine girmiş durumdayken Pipi'nin döküp yıktığı ortalığı temizlemeye koyuldum. Dilimde Amy'nin Rehab şarkısı...
Yastık izli suratım, tavus kuşu saçım, pompiş ( burdan bu kelimeyi nadide dilimize kazandırmış Hilal ablamızı saygıyla selamlarım!) sabahlığım ile  tam rehabilitasyonluğum. Halbuki dün gece yeni aldığım siyah sırt dekolteli elbisem, vak saçlarım, hokka burnum, bal dudaklarım ile öyle miydim? Resmen bir afetken şimcik halime bakın...
Güzel olduğum veya güzel hissettiğim biraz da içkiyi fazla kaçırdığım gecelerin sonunda akmış bir rimel, çökmüş göz altlarım ve sigara kokusu sinmiş bir bedenle uyanmak beni içim içim yıkıyor. Neden biz kadınlar 24 saat taze kokuları sürünmüş, muhteşem bir makyajla kalamıyoruz. Filmlerdeki artistler sabah uyanınca hala güzelken ben neden çirkin oluyorum Allah'ım?

Mutfağımı temizlerken Pipi'mle anlaşma yaptım. Zaten hayatıma çektiğim man kafalı erkekler yeterken ruhumu, hayatımı dağıtanların arkasından sürekli bir temizlik halindeyken, bir de evde erkek cinsiyetinin son zıpır numarası Pipi'nin dağınıklığını toparlamak ağır geliyor.
-Ya sen yola gelirsin. Yola getirdiğim ilk erkek olma ödülünü sana veririm ya da seni valla mahallenin kasabına götürcem bedavadan kıyma diye dağıtsın dedim.
Suratıma tıpkı anlamlı şeyler söylemeye çalışırken boş boş bakan tencere dibim kara seninki benden kara ruhlu adamların baktığı gibi bakmaz mı? En sonunda Pipimi adam etmekten de vazgeçtim. Yok ben herşeyden vazgeçip Saba Tümerimin çılgın kahkahaları ile kendime geleyim deyip televizyonu açtım. Bence Saba Tümerin içine dokununca gülen bebeklere konan pil kaçmış. Hatuna bir kelime söyleme hatasında bulunan herkes yaklaşık 10-15 saniye gülmesini bekliyor. Zapladım, zupladım, zıpladım en sonunda kahvaltı niyetine kendime güzel bir türk kahvesi yapıp  yanına da vişne likörümden küçük bir bardağa koyup maske yapayım dedim. Ben miyim maske yapmayı deneyen. Suratım derken saçım, boynum her yerime bulaştı. Bir gözüm telefonda dün gecenin izlerini taşıyan bir mesaj, ne biliyim tek çalımlık bir çaldırmaya bile razıyken...

Bendeniz Maydanoz, her daim Manukyan Hanımın hiç susmayan telefonları gibi telefonum zır zır çalarken bu sabah ölüm sessizliğine büründü. Ben bu ertesi gün ölüm sessizliği modunu çok iyi bilirim cicim. Adamın içine pişmanlık tohumu kaçmış, nefes borusunu tıkamış, dilini yutturmuş bu nedenle tek kelime laf edemiyor. Ya da bu kadar kötü, pesimistik, nevrotik olmaya ne gerek var. Belki de hala uyuyordur. Ya da bir arkadaşı mide kanaması geçirmiştir beni bırakır bırakmaz da aramıştır bizimkini. Hala hastanededir. Yazıkkk! Ya da o mide kanaması geçirmiştir de karizmayı ilk günden elden bırakmayayım diye ses etmiyordur. Amannn... İçim tam şişti patlıycam derken pat bir mesaj sesi. Allahım yüzümdeki maskenin her yere bulaşmasının, sabahtan beri gözümü diktiğim sessiz telefonumun, Saba Tümer'in kulak cırmalayan kahkahasının hatta Pipimin bütün yaramazlıklarının bende bıraktığı gergin haller bir anda silindi. Elimle yavaşça telefonumu aldım. Muzur bir ifadeyle mesaj kutumu açtım.
Derin bir nefes.... Pilates hocamın öğrettiği gibi... Tüm ruhu bedeni oksijen dolduracak cinsten...Çünkü...
Mesaj kutumu dolduran Zortlatcaz Sizi Hadi Benden Para İsteyin "H-er S-açmalık B-izde C-anım!" bankasından bir mesaj.... Yok yeni yıla girerken parasız mı gireymişim. Sana ne arkadaşım.... Sabahın köründe sana ne?

Hayat böyle işte... Ne beklerken ne umuyor insan...

Olsun... Ne olursa olsun bizim havamız hep güzel olsun....

P.s. Bu yazı Bayan Sweetsins için...

Hiç yorum yok: