27 Ekim 2011 Perşembe

Mitoz Bölünme...

Dünyada iki aşk arasında kaldığını iddia eden ya da birini sağ yanından seviyorum ama diğeri de çok tatlı onu da sol yanından diyen yüzlerce insan vardır. Buna kafa yoran şairler, yazarlar hatta ekşi sözlükçüler bile... Aşkı teke, çifte, üçlüye, dörtlüye çevirenler de çabası...

Ama ben bunların hepsini koca bir hiç olarak görüyorum. Bir insanın kalbi mitoz bölünme yaşayabilecek kadar esnek, kesilse kan akıtmayacak cinsten  karaktersizce tasarlanmadı. Yüreğim kocaman diyen insanların kalbinin ucunda mutlaka bir delik vardır ve oradan sızma yapıyordur.

Bana gözlerime bakıp aşık olduğunu sesli hiç söylemedi. Sessiz ise yüzlerce kez...Elinin avucumda terleyişinden anladım. Gözlerini yere indirdiğinde, suç işlemiş çocuk gibi bana baktığında beni özlediğini görmemek için aptal olmak gerekiyordu. Ben onun kadar aptal olamadım. Bana bakarken ve elimi gizlice tutarken  adrenalin seviyesindeki artışın, libidolarının halaya kalkışı ile mutluluk duygusunun onu çevrelediğine eminim. Bunu görmemek için kör olmak lazımdı. Ben onun kadar kör olamadım.

Bazıları kör bir kuyuya atılmış taşı merak edip, kuyudan o taşı çıkarmanın yollarını arar. Bazıları hayatın ona sunduğu lezzetleri memnuniyetle karşılar. Bazıları öyle çok sevmiştir ki bir daha asla deyip kendi içine kapanır, bazıları ise çok sevildiğini bilse de aşk adı altında kalpleri çalarak maceraya bulaşır. Ben onu hep hüzün dolu bakışlarıyla bana bakan yeni yetme bir delikanlı gibi zihnimde tutacağım. Çünkü ergenlik seviyesinde alfabedeki bir harfi söylerken sesi titreyen takıntılı sevdalar, şarkılar, bilmecelerle kendini avutan bir yarı çocuk yarı adam o...

İnsan ne yaşar ne yaşamaz! İnsan ne yaşarsa yaşasın, sonu belli olan anları da vardır hayatın. Yine de bir umut işte belki önüne konan yemeği yemek yerine kuyuya kafasını daldıran olur benim gibi diye bir umutla dalarsın yaşam anına... İki DNA'sı ayrı insanın tek bir duyguda birleştiği ana aşk denir. İki ayrı parmak izine sahip tek bir hisle birbirine bakabilen insana ise aşık!

Biz onunla asla aşık olan iki insan olamayacağız. Çünkü ben ne kadar açık olursam olayım söylenmeyen sözlerin, gizlenen isteklerin  ardına gizlenen kayıp bir adam O.. Benim aşk dediğime o da aşk derken macerayı kastettiğini anlamam zaman aldı. Kayıp bir insanı çözmek zaman alır. Bazıları böyledir işte! Ne aşktır, ne sevgi ne de başka bir duygu... Sadece ister ve istenmek ister. Sorsan aşk der, sevgi der. Ama asla tam anlamıyla en derininde hissedecek kadar koy vermez kendini. Öyle iyi oyuncudur ki baktığında deli aşık, dürüst adam, sonsuz bir sevda delisi dersin. Ama içinde derin, karanlık, yalnız bir adam vardır. Çünkü çok kadın hiç kadındır. Ve insan kalbi asla iki kişilik değildir. İki kişinin de kalbimdeki yeri ayrı diyen ruhsal bir mastürbasyonun oyuncağı olarak kaybetmeye meyillidir kendini... Çünkü çok hisseden aslında en derinde karanlık bir odayı doldurmaya çalışıp, dolduramayan yorgun bir işçidir.

Ne ergen sevgilisini seviyordu... Ne de bana aşıktı. Aşk bendim, sevgi O'ydu. Ben tutkuydum. O ise bazen annecilik, bazen sevgilicilik, bazen kadıncılık oynayan zavallı bir çocuktu. Kırılmasını istemeyecek kadar seviyordu. Bir çocuğu sever gibi seviyordu, hastalanınca kendisine bakmasını isteyecekti aslında resmen annesinin yerine koyacaktı. Tıpkı Freud'un dediği gibi.... Annesine aşık olan erkekler, annesine benzer kadınları hayatına alır sonra da onları aldatır... Küçük çocuk sevdalısının büyük düşleri vardı. Pembe pancurlu bir evleri olacaktı. Resim defterine eskizlerini çizdiği, boyama kitaplarında pratik yapıp sonra o resmi boyadığı bir ev... Camlar şekerden olacaktı hatta öyle ki O'nu alıp pamuk şekeriyle sarmalayacaktı. Küçük çocuk anlattıkça dinliyor, dinledikçe büyüleniyordu.

Bazen çocuk sevdalar yaraları iyileştirmek için merhem gibi gelebilir. Bazı insanlar için bu kadardır. Çitin gerisindeki hayat önemsizdir. keşke öyle bir insan olabilseydim. Keşke salaklaşacak kadar bir adamı annem gibi sevebilmeyi öğrenseydim. Ben ben olarak ancak var olduğum sürece aşk olabilirim... Çünkü karakterini yitirmiş  sırf karşısındaki için dönüşen bir insan sıfatsızdır. Ben hep sıfatlara sahip olmak istedim...

İki kişi arasında kaldığını iddia eden bir insan aslında kendi içinde kaybolmuş demektir. Ne çocuk sevgisiyle onu sarmalayan kız çocuğu bir gün Ona yetebilir. Ne de tutkuyla özdeşleştirdiği üçüncü tekil şahıs... Macerayı "pure love" olarak yaşadığını düşünen ve bunu hala fark etmeden yaşayıp, karmaşık duygularla kendine bile kızarak yaşayan insanlara sahip olmak güçtür. Çünkü kendi içinde kaybolmuş insanların her zaman ardına saklandıkları kişiler, bahaneler, planlar, sanal hayaller,  duygular, sözler, kelimeler, tepkiler, şarkılar, bakışlar, şiirler, dokunuşlar, yalanlar, doğrular ama en çok asla gerçekliğini anlayamayacağınız anıları vardır. Ve en kötüsü de o anıların yarısının sizin olmasıdır...

Sonuç olarak bir erkek iki kadına birden aşık olduğunu söylüyorsa bu koca bir yalandır. Ya birini seviyor diğerini macera olarak görüyordur. Ya da ikisini hatta kendisini bile sevemeyecek kadar kayıptır... Ya mitoz bölünecektir ya da kendi içindeki o kayıp adamı imha edene kadar kimsenin hayatına gasp etmeyecektir...

Ya sonsuz olacaktır ya da hiç olmaya mahkum kalacaktır...

6 yorum:

Adsız dedi ki...

biyoloji ödevim için mitoz bölünmeyle ilgili bilgi ararken nerden nereye.."Bana gözlerime bakıp aşık olduğunu sesli hiç söylemedi.." ve son paragrafta "bir erkek iki kadına birden aşık olduğunu söylüyorsa .."
yazı gerçekten çok güzel,fakat burdaki çelişkiyi anlayabilirsem daha çok sanki yazıyı ben yazmış kadar kendimi bulucam yazında..eline sağlık,sevgiler..

MAYDANOZ dedi ki...

bu aslında bir kadına aşık olduğunu diğerini ise sevdiğini söyleyen ve bu imkansız olduğunu savunduğum şeye kendini inandırmaya çalışan, hayalperest bir adamın hikayesi...

Adsız dedi ki...

okadar iyi anlıyorum ki..aynısını yaşadım bende..benim hayalperest hiç dile getirmedi.. belkide ben öyle hissetmek istedim,hayalperest olan bendim..bilemiyorum..senin hayalperest söyledimi sana aşkını?sesli hiç dile getirmedi demişsin yazının başında?ama şimdi "bu aslında bir kadına aşık olduğunu diğerini ise sevdiğini söyleyen" diyorsun..iyiki karşıma çıktın.. izin verirsen notlarımda paylaşmak isterim ..bundan sonra yazılarını severek takip edeceğim..

MAYDANOZ dedi ki...

bu yazı birinden esinlenilerek kurgulanmış bir yazı. blogtaki diğer yazılar gibi... takip edeceğine sevindim...

Adsız dedi ki...

maydanoz kız,beğeni yorumlarım gururla onaylanıp sergileniyorken,neden son yazdığım yorum ve sorulara hiçbir cevap gelmedi merak içindeyim.. :)

MAYDANOZ dedi ki...

al bak yayınladım sevgili okurum:) biyoloji derslerine asılman dileğiyle...