14 Mayıs 2011 Cumartesi

KAFAM-IZ GÜZEL...

Hepimiz içmişiz. Kafamız güzel! Bir zamanlar güzel olan günleri anıyoruz. İleride de bu anımızı güzel diye anacağız. Ama bütün anlarımız aslında birbirine benziyor. Sürekli aynı devinimde yaşamak nasıl da yormakta bizi hiç farkında değiliz. Halbuki değiştik farkında olmadan... Ne hatalar yaptık, neler öğrenmedik ki... Hep de sonunda yine aynı ine saklanıp, aynı omuzlarda ağlamanın dayanılmaz hafifletici yan tesiriyle kendimize geldik. Bu noktada deneyimliyiz. Evet birçok kazık yerken ama çok tanıdık ama tanımaya çalıştığımız insanlardan canımız yandığında ilk birbirimize koştuk. Çünkü kimin ne kadar ileriye gidebileceğini kestiremesek de bu hayatta, bu acıları öğütecek bir sıcaklığın her daim bizi beklediğini bilecek kadar tekrar tekrar deneyimlemiştik destek olabilmeyi!

Hayatı hep farkındalıklarla öğreniyor insan! Ne kadar söylenirse söylensin anlamak güç oluyor bazen... Bazen duymaktansa yanabileceğini, kör bir ateşe atlayıp yanmak daha etkili oluyor akla sokmak için bazı gerçekleri... Farkındalıklarda buluyoruz hep cevaplanmamış soruların cevabını! Ve hep biz biliyoruz herkesten daha çok ve daha iyiyi... Bazen insan denize ayaklarını soktuğu anda boğmak istiyor aslında kendini yada denizin altında kalıp boğulmaktan kurtulmak!

Kafam güzel... Kafam güzelken hiç mutsuz olamıyorum. Neden? Halbuki ben ne zaman sığınsam kadehte duran kırmızıya, beyaza hep içimden ağlamak gelir... Ama mutluluktan. Sanki ben ne kadar içersem o kadar tüm dertlerim silinir gibi hayattan. İnsan her daim bir neden bulabilir içmek için... Bugün bütün bilgilerimi bir bilgisayar formatında kaybetmenin acısına içiyorum. İçtikçe unutuyorum. İlk duyduğum an içimdeki acıdan tüm vücudum kıvrılmışken bir kenara... Şimdi dimdik ( o da durabildiğim kadar) duruyorum. Oh be diyorum. Keşke geçmişimden de böyle bir çırpıda bir format zaman aralığında kurtulabilsem...

Neden hep yaşadıkça daha da ağır geliyor her şey! Eskiden gülebildiğimiz herşey şimdi sinirlerimizi bozmakta... Hangi zaman aralığında bu kadar yıprattık kendi kendimizi. Bilemiyorum. Ve yine bilemediğim soruları bilmek için zihnimi boş yere yoruyorum. Zihnimi uyuşturmak için ayyaş gecelere doğru yol alıyorum.
En son ne zaman bu kadar içmiştik hiç hatırlamıyorum....

Hiç yorum yok: