12 Mayıs 2011 Perşembe

SAKLAMBAÇ OYUNU

Uzun ömrümün koskoca bölümünü kaplayan koca kalpli adam… Onlarca insanın hazır ol da durduğu, herkesi titreten sertliğinin altında yatan yumuşacık kalbini bana gösteren sevgilim… 86 yıllık ömrümün 70 yılını seninle mühürlemek bir şanstı elbet!

Biz seninle devrilen onca yıllara rağmen hep dimdik kalmayı nasıl başardık? Cumhuriyetin ilk yıllarında umuttan başka hiçbir şeyi olmayan bir toplumun genç çocuklarıydık. İkimizde küçücük çocuk,  kocaman bir hayalin arkasından kimseyi dinlemeden koşup sadece birbirimize inandığımız için dev bir yaşam kurduk. Ah ben ne de şanslı hissediyorum, nasıl da müteşekkirim hayata bana sundukları için, bilemezsin… Kim böylesine bir aşk yaşayıp, birlikte kalabalıklaşacağı ve asla eksilmeyen bir saygıyı bulabilir ki benim gibi? Sen benim çocukluğum, gençliğim, yaşlılığımdın. Sen benim bitmek bilmez suallerime cevap verenim, ilk aldanışım, ilk mutluluğumdun. Hiç mutsuz olduk mu? Yok… Bu sorunun cevabına vereceğim şey sadece alaycı bir gülümseme… Ne saçma sual tadında bir sessizlik olur ancak!

Şimdi tam 25550 günden sonra sensiz geçirdiğim ilk gece bu! Çocuklar yan odada, torunlar yanlarında herkes uykuya daldı bile. Yok ben bu gece uyuyamam sensiz. Bu ağır geldi bak! İlk mutsuzluğum, sensiz ilk gecem... Tam 40 yıldır kulaklarımızın pasını silen gramofona elim uzanmıyor. Sensizlik zor zanaatmış. Halbuki bir gün ikimizden biri bunu yaşayacaktı, biz hep biliyorduk. Menekşe gözlüm dediğin kadının bak nasıl da yeşil yeşil ağlıyor. Gözlerinin gözlerimdeki mührünü atmak istiyor. Ama yok bundan sonra tüm dünya seninle dolu olacak. Hani bir akşam en keyifli vaktimiz olan kahve muhabbetimizde balkonda oturmuşken denize nazır şöyle demiştin:
-          Bir gün elbet ömür de bitecek.  Kim yalnız kalırsa söz verecek! Düşüneceğiz ki bir saklambaç oyunu oynuyoruz. Diğeri saklandı menekşe gözlüm ne dersin?
Gözlerine bakmıştım. Uzun uzun akşam esintisinin sesini dinlemiştik. Sonra kahvemden bir yudum almıştım:
-          Koskoca adamsın. Koskoca dev gibi bir adam! Asker adama yakışır mı saklambaç oynamak?
Gülmüştün. Ben anlamamıştım o zaman ama hissetmiştin demek ki ilk gidenin sen olacağını. Zaten bütün ömrümüz boyunca her şeyi ayarlayıp, düzenleyip öyle beni dahil ederdin. İstemezdin benim koşuşturmacalar, yeni başlangıçlar içerisinde kaybolmamı… Sen beni nasıl da iyi tanırdın.

Şimdi bir saklambaç oyunundayız dediğin gibi. Sen saklandın bir yerlere ama ben artık çok yaşlıyım sevgilim. Koşamıyorum hatta bastonsuz yürüyemiyorum bile. Saklandığın yerden çıkmanı  bekliyorum.
Biliyorum karşıma çıktığında yine bize bir cennet kurmuş, hazır bekliyor olacağını…

Ama korkma sevgilim ta ki o ana kadar ben de bekliyor olacağım seni…

Hiç yorum yok: