3 Ocak 2011 Pazartesi

Seven Kızın Romanı Var da Seven Erkeğin Romanı Olmaz mı!

Senenin ilk günlerinde içimde garip bir arabaske bağlama isteği var.  İçimden bağıra çağıra Ümit Besen şarkıları söylemek, Demet Akalın'ın talihsiz aşk hayatı için ağlamak,  Ferhat Göçer'in "Vur Kadehi Ustam"ı eşliğinde kadehleri yere atıp kırmak istiyorum. Her zaman bir bahanem vardır içmek için ama bu sefer valla bahaneden değil içimdeki efkardan dolayı içmek istiyorum.
Neden efkarlı olduğumu bilmeden bütün gün çalıştıktan sonra eve doğru yol alırken açtım radyoyu. Trafik sıkışık durumda her zamanki gibi!  Allah'ım o da ne! Avcılar'dan Elif, Demet Akalın'dan "Seven Kızın Romanı" adlı şarkıyı istiyor. Tüm sevenlere armağan ediyormuş. Acaba efkarımın nedeni bugüne dek hiç sevdiğim adam için radyodan şarkı istememem olabilir mi? Avcılar'da radyo başında oturup da seven kızın romanını bu şarkı eşliğinde yazan Elif'i düşünüyorum. Niye hep seven kişinin romanını yazma işini biz ele alıyoruz. Nedir bu bizde ki edebi yetenek!

Adamın biriyle  barda, okulda, sporda, sokakta bir rastlantı sonucu tanışıyoruz. Zaten en dramatik aşk hikayenize bakın başlangıcı süperdir. Kurlaşmalar, heyecanlar, kendini ispat çabaları... İçimizdeki döşemeci junior'lar ( Döşemeci Junior: Bir durum sırasında beyninde dans eşliğinde olay anını ve tüm detayları beyninize döşemekle yükümlü algı çipleri, bir nevi sizin junior halinizin beyninizin içinde durumu yazmaya başladığını düşünün...) sağolsun ne yaşıyorsak adamla, beynimize kazımaya başlıyor.  Döşemeci juniorlar sadece bizim cinse ait bir özellik olduğu için yakın dostlarla bir araya gelinip her bir gelişme anında takibe alınıyor.En ince ayrıntılarına kadar durumu aktarıp adamın bir sonraki aramasına kadar bütün olasılık hesaplarını ( kadınların olağan yaşantılarında en çok kullandıkları matematik bilgisi) hesaplamıyor muyuz? Adamın gün içindeki arama sayısı, ilk buluşmadaki tavrı, sonraki günlerde  size davranış biçimi, A demesi, B demesi,  an be an durum üzerinden yapılan yorumları bir araya getirip anlamlar yükleyerek  bir sonuç çıkarmıyor muyuz? Evet hepsini yapıyoruz. Sonucunda da detayla işlenmiş, masallaştırılmış karakterlere, anlar toplamına sahip oluyoruz. Öyle ki kafamızda büyütüp büyütüp hıyarları prens zannediyoruz. Zaten hıyar değilse prens ise kimse de Demet'ciğimin bu şarkısında da belirttiği gibi kalkıp bir seven kızın romannıı yazma işine girişmiyor.
Erkeklerin bir kere döşemeci juniorları yok. Üstüne üstlük balık hafızalar! Hadi sevgilinize en detayından kalkın bir soru sorun, bakalım kaç saniye yada dakika duraklama süresinden sonra cevap verecek. Üstüne üstlük cevap doğru olacak mı? Siz hiç dünya üzerinde erkeklerin bir araya gelerek kahve eşliğinde en detayına kadar her bir buluşmanızı, tavrınızı tartıştıklarını, üstüne fal kapatıp birbirlerinin fallarına baktığını gördünüz mü yada duydunuz mu? Aranızda evet diyenler varsa hemen ciddi bir karar alsın. Adam ya gay'likten sıkılmış bir tip yada biseksüel ama kesinlikle sorunlu demektir.

Erkekler de roman yazabilir sorusuna gelince, acımasız olmayalım yazabileni vardır elbet! Ama çoğunlukla romanında sizinle tanıştığı ilk an eğer sadece kendi cinsleri okuyacaksa şöyle başlar:

" En yakın dostlarla kafaları dağıtmak için  bir  partiye katıldık. Deli kalabalık, içtikçe içesi geliyor insanın. Kadınların hepsi dergiden fırlamış gibi üstelik. Bu gece hangisini kessem, kime yanaşsam derken bir anda gözüme çarptı. Onu ilk gördüğümde hiç böyle bir ilişki yaşayacağımı düşünmemiştm. Etrafta bir sürü kadın varken tamamıyla onda yoğunlaşmıştım. Seksi vücut hatlarıyla içimi gıdıklamıştı. Hemen beline sarılıp onu öpmek istemiştim. Gecenin sonu için planlarım tahmin ettiğiniz gibi:) (bu sırıtış ikonu mutlaka burada olmalı) Önce kendimi fark ettirmek için arada kaçamak bakışlar fırlattım. Sonra kankalardan birine sorup kim olduğunu öğrenip hemenişe koyuldum. Plan işledi. Taktikler sonrası işim kolaylaştı. Ama herşey bir yana günler geçtikçe, anladım ki en az  vücudu kadar şehvetli, asil bir ruha da sahipmiş. Ama işte zaman aktıkça ...."

Eğer bu ilk anı kadın yazsaydı şöyle olurdu:
" Günlerden Cumartesiydi. Kızlarla x'in y mekanındaki z partisine katıldık. Oldukça kalabalık ve güzel bir partiydi. Sevgilimden yeni ayrılmış biri olarak kafamı dağıtmaya  çalışıyordum. Kalabalığın içinde konuşmak isteyenler, karşılaştığım dostlarım, müzik, dans derken gecenin ilerleyen saatlerinde onu gördüm. O an o kalabalığın içerisinde sanki her şey dondu. 30'lu yaşlarında,.... ( bu bölümde fiziksel özellikler hatta tahmini meslek bilgilerine bile değinilebilir.) Harika bir gülüşe sahipti. Arkadaşlarıyla sohbet ederken elindeki bardaktan bir yudum alıyor, arada bana bakıyordu. O kadar eğlenceli, o kadar çekici birine benziyordu ki gözlerimi ondan alamıyordum. x'in kuzeni ben de uzaktan tanırım kızı. ( bu x'in kuzeni hakkında detay bilgi) bir süre onunla muhabbet etti. İçimden hayvan herif sanırım o kızla takılıyor derken kızın bana doğru geldiğini gördüm. Sevimsizce kızla konuştum. Sonra muhabbet ederken yanımızdan geçtiğini gördüm. Kız bir anda O'nu durdurdu. Şansa bak dedim içimden  ama belli etmeden tanıştık.... ( bu bölümde o andan itibaren eve ayak basana kadar olan her detay anlatılır.) Sonra zamanla O'nu tanıdıkça hayatımın adamı olduğunu düşündüm.Ama işte herşey ilk başta hissettiğiniz türden olamayabiliyor... "

Dolayısıyla seven kızın romanı hep beyaz dizi gibi olurken seven erkeğin romanı aksiyon tadında olacak. Zaten erkekler aksiyona daha düşkün oldukları ve bir sonraki aksiyona odaklı yaşadıkları için de seven kadın romanını yazarken, onlar başka bir romanı yazmadan yaşamayı tercih ediyor. Çünkü erkekler bir kadını gördüğü anda önce onu yatakta düşler, eğer iyiyse onu hayatında bir yere koymak ister. Kadınlarsa önce hayatında bir yere koymayı sonra yatakta görmeyi yeğler!

P.S. Seven Kızın Romanı şarkısını ben de sizlere armağan ediyorum.

Hiç yorum yok: